Abdullah Gül aşkını kim dayatıyor?

Sıtkı Şeremetli

Abdullah Gül aşkını kim dayatıyor?

(Yıldıray ÇİÇEK)

Türkiye’deki muhalefeti yöneten-yönlendiren bir üst akıl olduğunu yaşanan birçok gelişmeden öğrenmiştik. Bu üst akıl kimlerden oluşuyorsa Abdullah Gül’e de çok özel ilgi gösteriyor. Bunu da CHP-HDP yancısı Meral Akşener “Bizden CHP, HDP, SP ile yanyana gelmemiz ve Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı olarak göstermemiz istendi” sözüyle çok açık ifade etmişti. Dört partiden bunu isteyebilen kim olabilir? Türkiye’de bir işadamı grubu mu, ABD mi, İngiltere mi, İsrail mi, FETÖ mü, PKK mı? Sizce kim istemiş olabilir?

Kim olduğu tam netleşmese de ABD merkezli olduğundan şüphemiz yok… Şimdi bu partilerin yanına Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ı da parti kurarak yerleştirdiler. Sanırım Abdullah Gül’ü aday yaptırma meselesini tekrar deneyecekler.

Bu konuda Kemal Kılıçdaroğlu’nun da çok istekli ve kararlı olduğu anlaşılıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda kullandığı ifadeler Abdullah Gül aşkının devam ettiğini göstermektedir.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Peki, aklınızdan cumhurbaşkanı adayı olarak hiç Abdullah Gül geçti mi?” sorusuna, “Şöyle ifade edeyim: Bize gelen böyle bir şey yok. Nereden çıktı ben de bilmiyorum. Abdullah Gül, isterse cumhurbaşkanı adayı olabilir tabii. Kalkıp, ‘Olamazsın’ diyemeyiz ki…” yanıtını vermiş ve ardından “Tabii olabilir de sizin partinizden olur mu?” sorusuna ise “Bu konuda bize gelen hiçbir şey yok. Olmayan bir konuda bir düşünce beyan etmemizin mantığı yok. Soru şu: Abdullah Gül’den neden bu kadar korkuyorlar?” ifadelerini kullanmıştı.

Buradan çıkacak tek sonuç, Abdullah Gül zillet ittifakının adayı olabilecek konumdadır. Kemal Kılıçdaroğlu zaten röportaj içinde Abdullah Gül ile diyaloglarının çok iyi olduğunu ifade etmiştir.

O üst akıl kimlerden oluşuyorsa, Abdullah Gül faktörünü ısrarla canlı ve gündemde tutmaktadır. Abdullah Gül üst akıl nazarında nasıl bir faktörse HDP bile Cumhurbaşkanı adayı olmasını kabul etmişti. Meral Akşener’in partisini HDP ile aynı ittifaka sokan güç, Abdullah Gül gibi birini de elbette HDP ile yanyana getirebilir.

Dikkat ediyor musunuz bilmem ama CHP’nin başını çektiği muhalefetin derdi AKP’nin geçmişte Türkiye’ye ne yapıp yapmadığı değil. Mesela Abdullah Gül’ün, Ahmet Davutoğlu’nun Türkiye’ye ihanet derecesinde birçok eylemi ve söylemi vardır. Ve bu duruşlarında hiçbir değişiklik olmadan yollarına devam etmektedirler. CHP ve yancıları onlardan hiç rahatsız değildir. Ama şu an milli duruş sergileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan rahatsızlar ve onu devirmek için herkesle işbirliği içine girmekteler.

Kemal Kılıçdaroğlu, Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Gül’ü öve öve bitirememektedir. Oysa bunların Dışişleri Bakanı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı zamanı Türkiye’ye yapmadıkları ihanet kalmamıştı. Demek ki, asıl konu AKP’nin geçmişte ne yaptığı değil, sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek üzere kurulan siyasi tezgahtır.

Kemal Kılıçdaroğlu eğer Abdullah Gül gibi birini Cumhurbaşkanı çatı adayı yapmak için mücadele veriyorsa, “Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ile % 99 aynı şeyleri düşünüyoruz” diyorsa buradaki oyunu Türk milletinin görmesi gerekmektedir.

CHP ve yancıları, Cumhur ittifakının terör örgütlerine karşı mücadele kararlılığından rahatsızdır. CHP ve yancıları, Cumhur ittifakının milli duruş politikalarından rahatsızdır.

Bu yüzden tek hedefleri Cumhur ittifakını yenilgiye uğratmaktır. Siyasi projelerini bunlar üzerine bina etmişlerdir. Bazıları “demokraside bunlar olabilir, ne var yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yenilgiye uğratma çabası niçin yanlış olsun?” diyebilir. Evet, demokrasi içinde siyasi rekabet olur ama Türkiye’de hükümeti yıkmak için her türlü ihanet şebekesiyle hareket etmenin adı rekabet olamaz. ABD’den yol haritası alarak, Kandil ve Pensilvanya’dan destek alarak, terör uzantısı HDP ile ittifak yaparak, Türkiye’nin milli politikasının önüne engel çıkararak, darbe girişiminde bulunanlarla dirsek temasına girerek hükümet devirmeye kalkıyorsan bunun adı demokrasi nimeti değil, ülkeye ihanettir.

Necip Fazıl Kısakürek’in “Bugün bizdeki muhalefet iktidarı düşürmek için vatanı düşürmeye bile razıdır” sözü Türkiye’deki çarpık muhalefet anlayışını tarif etmektedir.

CHP ve yancılarının terör örgütü PKK ile dağda ve şehirde olan ilişkisine göz yuman herkes bu ihanetin ortağıdır. Cumhur ittifakının terörle mücadele duruşuna bakarak söyleyin, Türkiye’de terör örgütü PKK’ya ve diğer terör örgütlerine CHP ve yancıları dışında motivasyon sağlayan, siyasi destek atmosferi oluşturan var mıdır?

CHP’nin ihanet politikaları karşısında mücadele etmek her Türk vatandaşının öncelikli görevidir. CHP ile mücadele inanın Türkiye’yi korumaktır. CHP Türkiye’de siyaset değil, siyasi maske altında Türkiye düşmanlarının projelerini hayata geçiren örgüt gibi çalışmaktadır.

Meral Akşener çıkıp da “Bizden CHP, İP, HDP, SP gibi partilerin yanyana gelip Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı yapmamız istendi” cümlesindeki emir veren gücü deşifre ederse, Türkiye’deki tüm karanlık oyunlar bozulacaktır. Bu oyunu bozarsa rahat rahat “EVİNE” dönebilir. Ama o ısrarla CHP’nin HDP ile temelini attığı zillet ittifakında kalacağını, adeta torununu “EVDE” ihmal edeceğini söylemektedir. Gerçi torunu ona “Meral Dede” dese de, CHP-HDP projeleri için torun ihmal etmeye değmez. CHP ve HDP’nin ihanet projelerine destek vermezsen milli ve yerli olursun… “HDP Kürtlerin siyasal temsilcisi” der ve HDP ile ittifak yaparsan nasıl milli ve yerli olacaksın ki? Sanırım anlam kargaşası yaşıyorsunuz.

Hadi itiraf et Meral Akşener, Abdullah Gül için yanyana gelmenizi isteyen kimler? Tüm mesele bu sorunun cevabında yatmaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu’na Abdullah Gül aşkını kimler dayatmaktadır?

Tamam, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan nefret ediyorsunuz da, Abdullah Gül’ü, Ahmet Davutoğlu’nu, Selahattin Demirtaş’ı niçin seviyorsunuz. Bunu bize bir anlatsanız…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ