MUKADDES HATIRALAR (Göktuğ ŞEREMETLİ)

Sıtkı Şeremetli

MUKADDES HATIRALAR
(Göktuğ ŞEREMETLİ)
Bir sıhhiye çavuşu anlatmıştı: Süngü muharebeleri birkaç saat sürüyor. Öğleden sonra ikide üçte yada ikindiye doğru ne bizde ne onlarda takat kalıyor muharebe kendiliğinden sona eriyordu.. O vakit beyaz bayraklar çıkıyor, ateşkes oluyor. Kollarımızda Kızılay (hilâli ahmer)işaretleri yaralıları taşıyorduk. Bu arada rastladığımız düşman sıhhiyeleriyle de birbirimizi anlamasak ta ayaküstü yarenlik ediyor. Karşılıklı cıgara veriyorduk.
Bir seferinde iki Fransız sıhhiye bana seslendiler. Gittim işaretle birini gösterdiler. Ölü, bir Fransız askeriydi. Pek yakışıklı biriydi. Elini işaret ettiler. Eğilip baktım. Bir fotoğraf tutuyordu. Genç bir kadın fotoğrafıydı. Belli ki ölmeden önce fotoğrafı çıkarmış, resimdeki kadına baka baka ölmüştü… Bir tuhaf oldum.
Az ötede ölülerin arasında bir şehidin cesedi de dikkatimi çekti. Oturmuş, başı yana eğilmiş öyle ölmüştü.
Yüzünden Karadenizli olduğu anlaşılıyordu. Yüzü adeta güler gibiydi. Baktım, Mehmet de elinde bir şeyler tutuyor. Ona doğru gittim. Avucunda işlemeli bir mendil tutuyordu. Kolundan akan kan mendile kadar gelmiş, mendili kana bulamıştı. Mendili almak istedim. Avucundan yavaşça bırakıverdi. İçini açtım, baktım. Yeni doğmuş bir bebeğin altın gibi sapsarı saçları vardı. Şehidimiz, belki de son bir kez daha yavrusunun saçlarına bakmak istemiş…
Mendili ve saçları şehidin koynuna soktum.
Sonra onu alıp o mukaddes hatıralarıyla beraber gömdük…
(Aydın AYHAN)
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ