50 yıl, dile kolay ama…(II)

Sıtkı Şeremetli

50 yıl, dile kolay ama…(II)
(Mustafa ÖNDER)
Ülkücü dediğin sevda adamı, âşık…

İster Pehlivanoğlu’nun hatıra defterinden deyin, ister Kerse’nin:

“Açın kapıları,
Nerde kaldın gardiyan?
Sabrın askerleri, tutun, çıldırdı sevinçlerim.
Açın kapıları,
Birşeyler getirmiş görüşmecilerim.
Daha ne ister mahpus,
Bir acı tütün,
Mektup arasında kurumuş bir karanfil…
Saat dediğin eli kanlı Azrail!
Açın kapıları,
Tavanda hiç sönmeyen lamba
Sabahı burnumdan getirir fitil fitil…
Görüşe ne kaldı,
Nerede kaldın gardiyan?
Bir saksı fesleğen, bahardan kalma,
Bu kaçıncı rüya, yoran yok hayra?
Ara sıra uzaklarda horoz sesleri
Çırpınır koğuşun penceresinde hüzün serçeleri
Yüreğim en kuytu yerinde sevdanın
Yayladaki yılkı atı şimdi..”

Ağlamak yok, 50 yıl dile kolay ama…

*

“Partimiz 50 yaşında, siyasetimiz 71 yaşında”…

50 yıl dile kolay… Ama…

71 yıllık siyasetimiz aslında binlerce yıllık…

Bilge Kağan’ı mı desem, Yesevi’yi mi; Şeyh Şamil’i mi desem Edebali’yi mi…

Çile, sabır, inanç ve duadır bizi ayakta tutan…

Türk dünyasıdır bizi sarıp sarmalayan düş…

Hiç koltuğun emrinde olmamışız, sadece milletin emrinde…

Yüreğim kabarıyor bir an…

Şehidimiz Kılıçkıran’ı andıkça, Çakıroğlu’nu düşündükçe…

Fethi Sekin’i, cânım Akyıldız’ı hatırladıkça…

50 yıl… Dile kolay ama…

*

Tabutluklara sığmamış, yağlı urganlara pes etmemişiz…

Acı, çile, anaların mübarek gözyaşı, Anadolu’nun fakir ama koca yürekli yağız delikanlılarının kara sevdası, “dua”nın Tanrı’ya açılan elleri olmuşuz…

Bir vefa, cefa, basiret, istikrar, vatan aşığı adamın peşine düşmüşüz…

Garip babamın işçi parasıyla okumaya didinirken…

Üniversite kapılarında hayın kurşunu yemişiz…

1976’dan bir iki mısra kalmış defterimde:

“Üniversite kapısında kaldı…

Adı: Umut!

Tam sana gelecektim anacığım…

Çek yapısı bir silah kurşunladı!”

Daha anlatayım mı?

50 yıl… Dile kolay ama…

*

O “ülkü” denen nazlı davanın Başbuğu… Turan’ın lideri Alparslan Türkeş’in…

Gümbür gümbür sesiyle rahmetli Sabancı’ya “Ermeni meselesi dersi” verişini…

Kürtçü vekile ekranda ne diyeceğini sapıttırışını hatırladıkça…

Ne yaman bir kavgaya tutuşmuşuz meğer…

Teknik Yapı’dan Fırsat! Ayrıcalıklı projeler %10+%10 indirime ek 120 ay 0.98 vade oranıyla satışta!
performanceNative
Hani diyor ya Devlet Bey: “Beka gittikten sonra ne yapacağız belediyeyi? Beka buhrana terk edilemez!”

1944’ün kumpaslarını, 12 Eylül’ün tuzaklarını, 15 Temmuz’un kahpeliklerini görmüş bu 50 yıllık “millî direnç”, asil Türk milletinin istiklâl ve istikbal ümididir…

Baraj altı kalmak, hapislerde olmak bizi durduramamıştır…

Tek başına hükümet ortağı olma siyasetinin, mecliste olmayınca “Hadi Bismillah” diye yeniden başlayan bir Başbuğ’un, onca şehidin diriliş hikâyesidir 50 yıl…

Ve içimi matkap gibi oyan o karlı 4 Nisan’ı yaşamaktır…

50 yıl… Dile kolay ama…

*

Yanan yürekleri yağan kar bile söndüremedi…

Sonra…

Omurgasız örümcekler Hareket’i ağ gibi sardılar…

Devlet Bey kurultaylarda puşt oyunları boza boza sahip çıktı emanetine…

“Balgat’ı MHP kalesi ile şereflendirişi” boşuna değildir…

“Ülkücünün ana sütü gibi helâl” hem de…

Orayı “Alamut kalesine çevirmeye çalışan çaşıtlar”a fırsat vermeyen 50 yıl…

Hatta yetmedi…

İhanetin, kahpeliğin, sadakatsizliğin, vefasızlığın anıtını dikmeye kalktılar…

Ameliyat masasında hançer yiyen de, mahkeme salonuna düşürülen de, yalan, iftira, hile, Bizans entrikasına muhatap edilen de o Türkmen Beyi idi…

Aslında O değil, Milliyetçi Hareket’ti…

15 Temmuz akşamı bütün ışıklarını yakmış demokrasi aşkıyla direnen kaleydi 50 yıl…

Kaos tacirlerinin, sınır bozguncularının, sistemi tıkayan özgürlük hırsızlarının hasmı oldu hep…

7 Haziran’daki tuzağını yerle bir eden, Yenikapı ruhunun, Cumhuriyet’in üçüncü aşamasına geçişin mimarıdır 50 yıl ve Bahçeli…

Alayının üzerimize gelişi boşuna değil anlayacağınız…

50 yıl… Dile kolay ama…

Devlet Bey’e, “millî ve yerlinin bilirkişisi”ne, siyasî satranç ustasına, “Türk dünyasının lideri”ne gelin de bir sorun…

“Aklı hep Türkiye” olan adama bir sorun 50 yılı…

Ama öyle bir güzel adam ki, vereceği müjde şudur hep:

“Bayramlıklarımı giydim,
Zümrüd ü Anka’yı bekliyorum…
Beni merak etmeyin,
Yusuf Aleyhisselâm ile yoldayım…”

Şükür Tanrı’ya…

Doluyum, n’olur bir gün daha katlanın, yazmalıyım…

50 yıl… Dile kolay ama…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ