Seçim geldi geçti; ayrışma değil, birlik olma günü derken…

Memleket nisanın sonunda buz kesiyor ama “kızgın demir” soğutulamıyor…

Y-CHP’nin “Mart’ın sonu bahar” sloganını düşününce, insan düşünmeden edemiyor.

İBB Meclis kürsüsünde Ekrem Efendi’nin yanında Y-CHP İl Başkanı oturuyor.

Sonra mazbata almış adam, Maltepe’de miting yapıyor…

Sürekli milletin sinir uçlarıyla oynamalar…

Gözler YSK’da iken bir sürü karşılıklı polemik…

Bunca gerilim, bunca kutuplaşma, bunca ihanetin sonunda bir şeylerin patlayacağı belliydi…

*

Ankara-Çubuk’ta…

Şehit yakınlarının “Gelmesin” demesine rağmen…

Önce Mansur Efendi ve arkasından Dersimli Kemal, şehit cenazesine katılıyor.

Hakkari’de PKK tarafından şehit edilen Yener Kırıkçı’nın cenaze namazından sonra birileri önce yuhalıyor, “Ne işin var burada?” diye bağırıyor, sonra Dersimli Kemal’e saldırıyor.

Şüphesiz menfur, asla kabul edilemez ve şiddetin demokratik hak arama aracı olmasına izin verilemeyecek bir provokasyon…

Korumalar onu yakındaki bir eve sokuyor.

Ev taşlanıyor… Biri “Yakın o evi!” diye bağırıyor…

Milli Savunma Bakanı Akar eve geliyor.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya orada…

Bir süre sonra Dersimli Kemal Bey zırhlı araçla bölgeden uzaklaştırılıyor!

*

Milleti itidale, sükûnete davet etmesi gereken medya ayrı bir gerilim zaten…

Yancı Sözcü, Odatv, Fox ve Fitneçağ’dan kışkırtan başlıklar:

“Cumhurbaşkanından geçmiş olsun mesajı gelmedi!”

“Devlet Bahçeli’den skandal açıklamalar!”

Barış Pehlivan denen solcudan tezgâha devam:

“Türkiye, provokasyon yapan bir bakan, seçilmişe darbe girişiminde bulunan bir damat, kendi geleceğini ülkenin bekâsı gören bir hükümet ortağı, nemalanan tetikçiler ve tüm bunların sorumlusu olan reislerinden, yani 5’liden daha büyüktür.”

İP’çiler bu bulanık suda “Bu saldırının azmettiricileri, olmayan ittifaklar uydurup, vatansever insanları teröristlikle suçlayan sorumsuzlardır” açıklaması çıkarıyor…

Hele hele “Azmettiricilerin kimler olduğunu biliyoruz” klişesi, insanı güldürecek cinsten… Biliyorsan açıkla ve ver savcıya!

Hâlâ kendilerini inkâr ederek yok olmaya devam eden iş birlikçi kafa işte!

Mazbatalı Ekrem Efendi boş durmuyor: “Kılıçdaroğlu’na saldıranlar talimat alan kişilerdir!” Breh! Breh!

HDPKK’lı Siyonist Kürtçü Temelli bodoslama girmiş: “Saldırının sebebi iktidar ittifakıdır!”

Suya sabuna dokunmayan Gül, durumdan vazife çıkarıp “Siyaset diline hakim olan nefret söyleminin tehlikesi umarım artık fark edilir” twiti atıyor!

Fitneçağ’ın fırıldak Uğur’u yazmış: “Ey Erdoğan, ey Bahçeli saldırı sizin eserinizdir”

Ve komplo teorisyeni Y-CHP’li Gök, ateşe benzin döküyor:

“İlk andan itibaren bir gariplik vardı. Belli gruplar, kalabalığın içine yerleştirilmiş gibiydi. Bizi tam da o grupların olduğu alana yönlendirdiler. Diğer protokol cenazenin arkasında kaldı. Genel Başkan saldırıya uğrarken, erişemedik. Bize de ayrıca saldırdılar. Bir sokağa girdik, arkamızdan 50-100 kişi kovalıyordu.”

Ve Y-CHP, İçişleri Bakanı Soylu’nun istifasını istedi!

*

Ankara’ya dönen Dersimli Kemal Bey, Y-CHP önünde otobüsün üstüne çıkıp Y-CHP’lilere sesleniyor:

“Beni üzen, şehide yapılan saygısızlıktır!”

Utanmadan terörist cenazelerinde boy gösteren Y-CHP’li bölücüleri partiye dolduran sizdiniz…

Seçim sürecinde şehit ailelerini üzen, sizdiniz Kemal Bey…

PKK’lıları listelerinize özenle yazan sizdiniz…

“PKK/PYD bize saldırmaz!” diye nutuk çekerken yüreklerini sızlatan sizdiniz!

“KHK’dan atılanlara mazbataları verilmelidir” derken saygısızlık değil; cenazede işin ucu size dokununca saygısızlık öyle mi?

*

Hani “Mart’ın sonu bahar”dı?

Bu ne hırçınlık, bu ne öfke beyler?

Bu olaya sabırlı, itidalli, sağduyulu bakmak, güvenlik güçlerine, adalete ve hukuka inanmak zorundayız… Başka Türkiye yok!

Bu menfur olayla ilgili Devlet Bey’in bir teşhisi var:

“Bir parti lideri nereye, ne zaman gideceğini araştırmalı… Akkuzulular inançları, siyasi davranışlarıyla sert adamlar. Eğer bunlara ‘Bu adam burada ne geziyor, bunu sokmayın köye’ demişlerse, televizyonda yaşlı bir adam yumruk atıyor. O adama yumruk attıracak kadar ne yaptın sen Kemal Kılıçdaroğlu?”

Bu asla kabul edilemez provokasyonun püf noktası burada…